Çocuğunuzda iştahsızlığın sebepleri ve çözümleri

Çocuğunuzda iştahsızlığın sebepleri ve çözümleri
Editor - 23 Mayıs 2020 Abone Ol

Çocuklarda iştahsızlık, ailelerin en çok şikayetçi oldukları konuların başında geliyor. Birçok anne babadan “Çocuğum hiçbir şey yemiyor”, “Bütün gün hiç yemek yemese umurunda olmaz”, “Yemeklerini hep zorla yediriyorum” şeklinde yakınmalar duymak, çoğumuza hiç yabancı değil. Ebeveynlerin ortak problemi olan çocuklardaki iştahsızlık, çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebiliyor. Az yemek yiyen, çok yemek seçen, tek yönlü beslenen ve yemeğe karşı aşırı isteksiz olan çocuklar iştahsız olarak değerlendiriliyor.

Çocuklarda İştahsızlık

Çocuklarda iştahsızlığın nedenleri nelerdir?

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vildan Ertekin, hastalıklardan erken doğuma, beslenme alışkanlıklarından anne baba tavrına kadar iştahsızlığın en sık görülen 5 nedenini açıkladı, önemli önerilerde bulundu.

1- Çocuğun yapısı

Prematüre doğmak, konjenital kalp hastalığı, yarık damak ile otizm gibi durumlarda anne ve baba çocuğun sağlığı için daha kaygılı oluyor ve bu nedenle açlık belirtileri göstermeden onu yemeğe zorlayabiliyor. Bir tür “Ne kadar çok yerse, o kadar çabuk büyür” düşüncesine kapılıyorlar.

2- Beslenme geçişleri

Bebek, anne sütünden ek gıdalara geçerken, zorluk yaşayabiliyor. Anne sütünden biberona suludan katı gıdaya geçişler sırasında eğer zorlanırsa, yemeyi reddedebiliyor. Bu da “Bebeğim iştahsız” düşüncesine yol açıyor. Bu gibi durumların oluşumunun önlenmesi için öncellikle çocuğun ek gıdaya hazır olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Vildan Ertekin, “Öncelikle bebeğin başını tutabilmesi ve tam olarak oturabilmesi şart. Ek besinin aylara göre günlük verilme miktarı, kıvamı, zamanı ve sunumu da çok önemli” diyor. Prof. Dr. Vildan Ertekin, beslenme geçişlerinde çocuğun daha kolay uyum sağlayabilmesi için annelere çeşitli tüyolar da veriyor: “Besinlerin aşırı tatlı veya tuzlu, ekşi, çok baharatlı ve kötü kokulu olmasından kaçının. Aynı şekilde estetikten yoksun bir şekilde sunmak ve sürekli kuru gıda vermek de iyi değil. Yemek kaşığı, kase, tabak, biberon ve kap gibi beslenme araçları da çocuğun yaşına uygun olmalı.”

3- Mekanik besleme

Bebek beslenmesinde uygun zaman aralıkları ve miktarların aylara göre değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Vildan Ertekin, bebekte acıkma belirtileri olmadan beslenmesinin yanlış olduğunu vurguluyor. Ayrıca duyguları katarak beslemenin önemine değinerek bu yapılmadığında, eylemin ‘mekanik beslenme’ye dönüştüğünü söylüyor. “Besleyen kişi ile bebek arasında uyumlu ve sevgi dolu bir ilişki olmalı” diyen Prof. Dr. Vildan Ertekin, bebeği besleyen kişinin sabırlı, hoşgörülü, özendirici ve teşvik edici olmasının da gerekliliğine değiniyor.

4- Organik nedenler

Çocuklar, sık sık hastalanıyor, bazen düşüyor ya da bir yeri ağrıyor. Böyle zamanlarda iştah azalması ya da yeme isteksizliği oluşması gayet normal. Bunu göz ardı edip çocuğa zorla yedirilmeye çalışılması, aslında onu yemekten daha da soğutabiliyor. Yine Prof. Dr. Vildan Ertekin’in dediği gibi; bu durumun geçici olduğunu düşünüp ısrarcı olmamakta fayda var.

5- Travmatik nedenler

Tüple beslenmek zorunda kalma, fiziken zorlanarak beslenme gibi oral bölge ile ilgili travmatik olaylar yaşanmış olması da çocukta yeme isteğinin azalmasına sebep oluyor.

Çocuğum neden iştahsız?

Çocuğum neden iştahsız?

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nebil Emir, çocuklarda iştahsızlığın sebeplerini anlattı.

İştahsızlık ve beslenme bozuklukları, vücutta önemli bir hastalığın veya sorunun yansıması olabiliyor. Ebeveynlerin, “çocuğumun aşırı beslenmesi her zaman en üst düzeyde iyi sonuçlar getirir” gibi düz bir güdüyle ilgili endişeleri de aşırı beslenmeyi tetikleyebiliyor. “İştahsızlığın arkasında çocuktaki somut bir sorunla ilgili gerçek bir iştahsızlık durumu mu var yoksa sadece ailenin basit bir kaygısından mı ibaret” sorusunun yanıtının iyi verilememesi, hatalı yaklaşımlar doğurabiliyor. Bu nedenle ‘iştahsız bebek/çocuk’ teşhisinin doğru konulması ve buna göre beslenme önerilerinin verilmesi hayati bir öneme sahiptir. Bunu yapacak kişi de ebeveynler değil, çocuğu takip eden pediatri hekimidir. Hekim ‘ayrıntılı anamnez’ adı verilen hasta geçmişi hikayesi, fizik muayenesi ve bütünsel gelişim tablosuna bakarak ‘iştahsız bebek’ konusunda en doğru yorumu özenli bir şekilde yapmalıdır.

Gebelikteki beslenme tarzı da etkili

Kişisel genetik özellik, ailevi beslenme geleneği, ailenin sosyoekonomik yapısı, çevresel faktörler ve çocuğun büyümedeki dönemsel aktiviteleri de iştahı etkiliyor. Ayrıca beynimizde acıkma ve doyma hisleriyle ilgili merkezler iştah ve beslenmede refleks dürtülerimizi kontrol altında tutarak beslenme tempomuza yön veriyor. Genel olarak beslenme süreçlerindeki iştahla ilgili faktörler, daha henüz bebek anne karnındayken bile çeşitli anne sağlığı ve beslenmesi faktörlerinden etkilenebiliyor. Bu da bebeğin gelecekteki beslenme alışkanlıklarını dahi değiştirebiliyor. Örneğin doğumun sezaryen yerine, normal yolla tercih edilmesi bile çocuğun gelecekteki tüm hayatına iştah ve sağlık kavramları açısından çok değerli katkılar sağlıyor.

Büyüme ve zekayı olumsuz etkiliyor

Çocukluk çağında iştahsızlık ve yeme problemleri nedeniyle doktora başvuran sağlıklı çocukların oranı yüzde 20-35 arasında değişmektedir. Çocuklarda yeme ve iştahsızlık problemleri, rafine ve yüksek kalorili besin ve içeceklerin de etkisiyle gittikçe artıyor. Hep aynı yiyeceklerle beslenen, farklı yiyecekleri reddeden çocukların beslenmelerinin yeniden düzenlenmesi, belirli bir zaman ve çaba gerektirmektedir. Çocukta gerçekten somut bir iştahsızlık tespit edildiği takdirde, eğer yeterli önlemler alınmazsa uzun vadedeki beslenme eksiklikleri sonucunda çocuğun büyüme ve zeka katsayısı da olumsuz yönde etkilenebilir.

Blender bebekler yutma zorluğu yaşıyor

İştahsız çocuklar yemek seçiciler, ‘blender bebekler’, yavaş çiğneyenler ve hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlar olmak üzere 4 gruba ayrılır. Yemek seçiciler; bebeklerin aileleri tarafından ‘seçici bebek’ olarak tanımlanmaktadır. Yaşa göre kilosu fazla olan bebeklerse daha az yemek seçmektedir. Bir diğer grupta ise ‘Blender Baby’ olarak adlandırılan aşırı ve aylarca uzun süreli blender ile beslenen bebekler vardır. Bu bebeklerde çiğneme ve yutma sorunları gözlenebilir. Diğer bir grup ise yavaş çiğneyenler, çabuk doyanlardır. Esas önemli olan ve mutlaka acil olarak uzman yardımı gereken grup ise akut, kronik primer veya sekonder organik hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlardır.

Akıllı cihaz bağımlılığı çocuğu iştahsız yapıyor

Çocukların her biri, genetik ve çevresel faktörlerle ilişkili olarak birbirinden farklı düzeylerde iştaha sahiptirler. Birçok çocuk normal gelişime sahip olmasına rağmen, ailenin beslenme önerilerini reddettiği için de hekime getirilebilir. Bu gibi durumlarda aileden çocuğun 7 günlük yediklerini içeren bir liste istenmeli ve ayrıntılı beslenme öyküsü alınmalıdır. Besinlerin hazırlanış şekli, kullanılan malzemeler, kimin hazırladığı, öğün alımı sırasında televizyon ve akıllı cihazlar gibi dikkat dağıtıcı faktörlerin sorgulanması, ödüllendirme veya ceza yaklaşımlarının olup olmadığı, beslenme için uygulanan diğer yöntemler de öğrenilmelidir. İştahsız çocuk değerlendirilirken her çocuğun gelişim hızının farklı olduğu, bu kapasitenin genetik faktörlerden de etkilendiğini unutulmamalıdır.

Miktar çocuğun gereksinimine göre olmalı

Bebeğin beslenme miktarı çocuğun gereksinimlerine göre ayarlanmalı ve aşırı beslemeden kaçınılmalıdır. İştahsızlığın tersi bir durum olan obezite gibi diğer bir tehlikeli duruma düşmemek için çocuğun iştahına da saygılı olunmalıdır. Kola, meyve suları, şekerli çaylar, aşırı miktarlardaki süt gibi içeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmelidir. Abur cubur türü birçok besinin yemek öncesi ve yemek sırasında alımları kısıtlanmalıdır. Süt hariç, mümkünse bu sayılanların tamamı tamamen kesilmelidir.

Çocuk kendi kendine yemeğe teşvik edilmeli

Besinler çocukların yiyebileceği türde ve yapıda hazırlanmalıdır. Çocuğun öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmalı ve yemek sırasında belirli bir yaşa gelince artık kendi kendine yemek yemeye teşvik edilmelidir. Yemek porsiyonları çocuğun isteğine göre ayarlanmalı ama gereksiz büyük porsiyonlardan kaçınılmalıdır. Öğün sırasında verilen bir besin çocuk tarafından reddedilmişse farklı besin denenmeli ve ısrarcı olunmamalıdır. Besin belirli aralıklarla, zaman içinde çocuğa tekrar teklif edilmelidir. Çocuğun öğün saatleri düzenli olmalı, çocuk aile bireyleri ile aynı anda sofraya oturmalıdır. Bir sofra kültürü oluşturmak, çocuğun sosyal yönlerini destekleyen kıymetli geleneklerimizden biri olup bu kültürel geleneğimizi sürdürmeliyiz. Öğün aralarında ve mümkünse hiçbir zaman çocuğa iştahını kaçıracak tatlı (şekerleme ve çikolata) besinler verilmemelidir. Çocuğun tabağı çocuğun ilgisini çekecek şekilde sunulmalı, belli dönemlerde kendisinin seçim yapmasına izin verilmelidir. Yemek sırasında çocuğun yemeğe ilgisini azaltan televizyon, tablet bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazlar kapalı tutulmalıdır.

İştah açıcı diye gereksiz vitamin vermeyin

Ailelerin iştahla ilgili en çok sorduğu soruların başında ‘iştah arttırıcı’ diye bir ilaç veya vitaminin olup olmadığıdır. Vitamin ve minerallerin hekim tarafından tespit edilmiş eksiklik durumları dışında iştah arttırıcı olarak verilmesi, işe yaramayacağı gibi boşuna alınması da önerilmemelidir.

Mükemmel büyüme takıntısı iştahsızlık sebebi

Bazı ailelerin bebeklerinin büyümesi ve beslenmesiyle ilgili kaygıları, bebeklerini takip eden çocuk doktorları durumlarının iyi olduğunu belirtmesine rağmen devam eder. Bunun ebeveynlerin çocuklarının daha da sağlıklı olması ve mükemmel büyümesi gibi doğal, bilinçaltı aşırı koruyucu refleks sebepleriyle ve toplumsal bakış açısıyla ilgisi olabilir. Bunun önüne geçmek ise doğru beslenme konularında daha etkili yöntemler seçilip geniş kapsamlı toplumsal eğitimlerin artırılmasıyla olabilir.



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir